TEVRAT
ZEBUR VE İNCİLLER’DE AKIL DIŞI OLAYLAR
·
Eşek Konuşuyor[1]
“Eşek, Rabbin meleğini görüp duvara
sıkıştı ve Balam’ın ayağını duvara sıkıştırdı ve yine eşeğe vurdu… ve eşek
Rabbin meleğini gördü ve Balam’ın altında çöktü. Balam’ın öfkesi alevlendi ve
değneği ile eşeğe vurdu. Ve Rab eşeğin ağzını açtı ve Balam’a dedi: “Sana ne
yaptım ki, bana böyle üç kere vurdun?” Ve Balam eşeğe dedi: “Çünkü benimle
eğlendin, keşke elimde kılıç olsaydı şimdi seni öldürürdüm.” Ve Eşek Balam’a
dedi: “ Bütün ömrümde bu güne kadar üzerine bindiğin eşek ben değil miyim? Sana
hiç böyle yapar mı idim?” Balam dedi: “Hayır”[2]
·
Ağaçlar Konuşuyor[3]
“Vaktiyle ağaçlar kendilerine kral
meshetmek için gittiler ve zeytin ağacına dediler : “Bize kral ol” ve zeytin
ağacı onlara dedi: “Allah’ın ve insanın bende sena ettikleri yağımı bırakayım
da ağaçlar üzerine sallanmaya mı gideyim?” Ve ağaçlar incir ağacına dediler:
….İncir ağacı onlara dedi: “Tatlığımı ve iyi meyvemi bırakayım da ağaçlar
üzerine sallanmaya mı gideyim?” Ve ağaçlar asmaya dediler: … ve asma onlara
dedi: “Allah’ı ve insanları sevindiren şarabımı bırakayım da ağaçlar üzerine
sallanmaya mı gideyim?” Ve bütün ağaçlar
kara çalıya dediler:…. ve kara çalı onlara dedi: “Eğer gerçekten siz beni
kendinize kral olarak meshederseniz, gelin gölgeme sığının…”[4]
·
Hezekiel’in Gördükleri
“ Baktım ve işte şimalden buran yeli,
durmadan ateş saçan büyük bir bulut geliyordu. Çevresinde parıltı ve ortasında
ışıldayan maden ve ortasından dört canlı mahluk benzeri çıktı ve onların
görünüşü şöyle idi: Onların insan benzeyişi vardı ve her birinin dört yüzü
vardı ve onlardan her birinin dört kanadı vardı ve ayakları doğru ayaklardı.
Ayaklarının yanlarında tabanı, buzağı ayağının tabanı gibi idi ve cilalı tunç
gibi parıldamakta idiler ve dört yanlarında kanatları altında insan elleri
vardı. Dördünün de yüzleri ve kanatları şöyle idi: Kanatları birbirine
bitişmişti, yürüdükleri zaman dönmüyorlardı. Her biri dosdoğru olarak ileri
yürüyorlardı. Yüzlerinin benzeyişi ise, onlarda insan yüzü, sağda dördünün
aslan yüzü ve solda dördünün öküz yüzü ve dördünün de kartal yüzü[5]
vardı. … Ben canlı mahluklara bakarken, işte canlı mahlukların yanında onların
dört yüzü için yerde bir tekerlek vardı. … Tekerlek içinde tekerlek[6] yürüdükleri zaman dört yanlarına da gidiyorlardı.
… Taht benzeyişi üzerinde yukarıdan insan görünüşünün benzeyişi vardı. … Rabbin
izzetinin benzeyişinin görünüşü bu idi. …[7]
·
Rab, Hezekiel’e Kitap Tomarını Yediriyor
“Ve Sen Ademoğlu, sana söyleyeceğimi
dinle! O asi ev gibi asi olma, ağzını aç ve sana verdiğimi ye!” ve baktım ve
işte bana bir el uzandı ve işte o elde bir kitap tomarı vardı ve önüme açtı ve
yüzü ile arkası yazılı idi. Ve onda mersiyeler, inilti ve figan yazılı idi ve
bana dedi: “ Ademoğlu! Bulduğun şeyi ye, bu tomarı ye ve git İsrail evine
söyle.” Ağzımı açtım ve o tomarı bana yedirdi.[8]
Ve bana dedi: “Ademoğlu! Bunu karnına yedir ve sana verdiğim bu tomarla
bağırsaklarını doldur.” Ve yedim ve ağzımda bal gibi tatlı idi…[9]
·
Rab İnsan Pisliği İle Ekmek Pişirilmesini
Emrediyor
“ve sen kendine buğday ve arpa ve bakla
ve mercimek ve darı ve çavdar al ve onları bir kaba koy ve onlardan kendine
ekmek yap. Yanın üzerine yatacağın günler sayısına göre 390 gün ondan
yiyeceksin ve yiyeceğin yemek tartı ile olacak. Günde yirmi şekel (yaklaşık 230 gram), vakit vakit
yiyeceksin. Ve ölçü ile su içeceksin, bir hinin altıda biri (yaklaşık 0,6 litre), vakit vakit
içeceksin ve arpa pideleri gibi yaparak yiyeceksin. Ve insandan çıkan pislikle
onların gözü önünde pişireceksin.” Ve Rab dedi: “Kendilerini aralarına
süreceğim milletler içinde İsrail oğulları, ekmeklerini böyle murdar olarak
yiyecekler.” Ve ben dedim: “Ah Ya Rab Yahova! İşte benim canım murdar
olmamıştır. Çünkü gençliğimden şimdiye kadar leş, hayvan parçaladığını yemedim
ve mekruh et ağzıma girmedi.” Ve bana dedi: “Bak! İnsan pisliği sana sığır
tezeği verdim ve onun üzerinde ekmeğini pişireceksin.”[10]
·
Belden Aşağısı Ateş, Üstü Maden
“Ve baktım ve işte ateş görünüşü gibi bir
benzeyiş, belinin görünüşünden aşağısı ateş ve belinden yukarı parıltı görünüşü
gibi, sanki ışıldayan bir maden. Ve o bir el şekli uzattı ve başımın bir
perçeminden tuttu ve Ruh, yer ile gök arasında beni kaldırdı.”[11]
·
Şeytan’ın Tahtı Bergama’da
“Bergama’da olan kilisenin meleğine yaz:
İki ağızlı keskin kılıcı olan şu şeyleri diyor: “Nerede oturduğunu bilirim;
Şeytan’ın tahtı oradadır. İsmimi sıkı tutuyorsun ve aranızda Şeytan’ın oturduğu
yerde, öldürülen sadık şahidim Antipas’ın günlerinde bile bana olan imanını
inkar etmedin.”[12]
·
Allah’ın Yedi Ruhu
“Gökte açılmış bir kapı vardı ve boru
sesi gibi benimle söyleştiğini işitmiş olduğum evvelki ses dedi: “Buraya çık ve
bundan sonra olması lazım gelen şeyleri sana göstereceğim.” Hemen Ruh’ta oldum
ve işte gökte bir taht konulmuş ve taht üzerinde bir oturan vardı. Ve oturan,
görünüşte yeşim ve kırmızı akik taşına benzerdi ve tahtın çevresinde görünüşü
zümrüde benzeyen bir alaimisema (gökkuşağı) vardı. Ve tahtın etrafında yirmi
dört ihtiyar vardı ve tahttan şimşekler ve sesler ve gök gürlemeleri çıkıyordu
ve tahtın önünde yedi ateş meşalesi vardı. Onlar Allah’ın yedi ruhudur. Ve
tahtın önünde…dört canlı mahluk vardı. Ve birinci mahluk aslana benzer ve
ikinci mahluk danaya benzer ve üçüncü mahlukun yüzü insan yüzü gibi ve dördüncü
mahluk uçan bir kartala benzerdi ve dört mahluktan her birinin altı kanadı
olup, etrafı ve içi gözlerle doludur.”[13]
·
Yedi Boynuzlu Kuzu
“ ve tahtın ve dört mahlûkun ortasında ve
ihtiyarların ortasında duran boğazlanmış bir kuzu gördüm. Yedi boynuzu ve yedi
gözü vardı. Bunlar bütün dünyaya gönderilmiş olan Allah’ın yedi ruhudur.”[14]
·
Yedi Başlı On Boynuzlu Ejder
“Ve gökte bir alamet güneşle giyinmiş ve
ayakları altında ay ve başı üzerinde on iki yıldızdan tacı olan bir kadın
göründü ve gebe idi ve doğurmak için eziyette olup ağrı çekerek bağırıyordu. Ve
gökte başka bir alamet göründü ve işte yedi başı ve on boynuzu ve başları
üzerinde yedi tacı olan büyük kızıl bir ejder vardı.”[15]
·
Ağzı Aslan, Ayakları Ayı, Kendi Kaplana
Benziyor
“Denizden çıkan bir canavar gördüm. On
boynuzu ve boynuzları üzerinde on tacı ve başları üzerinde küfür isimleri
vardı. Ve gördüğüm canavar kaplana benziyordu ve ayakları ayının ayakları gibi
ve ağzı aslanın ağzı gibi idi.”[16]
·
Uçan Tomar
“Yine gözlerimi kaldırıp baktım ve işte
uçmakta olan bir tomar gördüm ve bana dedi: “Ne görüyorsun?” ve dedim: “Uçmakta
olan bir tomar görüyorum, uzunluğu yirmi arşın (yaklaşık 9 metre) ve genişliği on
arşın (yaklaşık 4,5 metre)” Ve
bana dedi: “Bütün memleket üzerine çıkan lanet budur…” [17]
Yusuf Ulucan
[1] “Bir hayvanın bir insanla konuşması” örneği
Kur’an-ı Kerim’de yer almaktadır. Neml Suresi (27) : 22 – 23. ayetlerden
“Hüdhüd Kuşu’nun Hazreti Süleyman’la konuştuğu” , 18. ayet-i kerimeden de “bir
Nemlenin /karıncanın hemcinsleri ile konuştuğu” anlaşılmaktadır. Az sayıda
müfessir / Kur’an yorumcusu, “Hüdhüd’ün, bir kuş olmayıp, Hazreti Süleyman’ın
ordusundaki subaylardan biri”, “Nemle Vadisi’nin bir bölge adı ve Nemle’nin de
bölge halkından biri” olduğunu söylemişlerse de, yorumları itibar görmemiştir.
(Konu ile ilgili açıklamalar için bakınız; Mevdudi, Tefhimu’Kur’an, 2. baskı, cilt :4, sayfa :98 – 104, İnsan
Yayınları, İstanbul – 1991 )
[2] Sayılar / Çölde Sayım : 22 / 25 – 33
kısaltılarak alınmıştır
[3] Eski Ahit’teki bu ifadeler “yanlış bir adamı
başlarına kral seçen bir bölge halkına nasihat” mahiyetindedir. Kur’an-ı
Kerim’de “ağaçların ne kendi aralarında ne de başka cinslerle konuştuklarına
dair bilgi” yoktur. Ancak ( bütün varlıkların olduğu gibi) ağaçların(da) secde
ettikleri bildirilmektedir. (örnek: Rahman Suresi (55) : 6) Tasavvuf alanında
yazılmış eserlerde ise “hayvanların, bitkilerin, hatta cansız varlıkların
konuşmalarına rastlanmaktadır.
[4]Hakimler : 9 / 8 – 15 kısaltılarak
alınmıştır.
[5] İnsan yüzünün “sayısı ve yeri” ile kartal
yüzünün “yeri” konusundaki belirsizlik Yeni Çeviri’de giderilmiştir.
[6] Hezekiel Kitabında “Tekerlek” ile ilgili bir başka anlatım daha
bulunmaktadır. (10 / 9 – 14)
[7]Hezekiel : 1 / 4 – 28 kısaltılarak
alınmıştır.
[8] Benzer bir “kitap yeme” olayı da Yeni Ahit’te
Yuhanna’nın Vahyi’nde (10 / 9 – 11) geçmektedir.
[9]Hezekiel : 2 / 8 – 3 / 1 kısaltılarak
alınmıştır.
[10] Hezekiel : 4 / 9 – 15
[11] Hezekiel : 8 / 2 – 3
[12]Yuhanna’nın Vahyi : 2 / 12 – 13
[13] Yuhanna’nın Vahyi : 4 / 1 – 8
[14] Yuhanna’nın Vahyi : 5 / 6
[15] Yuhanna’nın Vahyi : 12 / 1 – 3
[16]Yuhanna’nın Vahyi : 13 / 1 – 2
[17] Zekarya / Zekeriya : 5 / 1 – 3
NOT
Özellikle Hıristiyanlar, bizim Kitab-ı Mukaddes’te “akıl dışı anlatımlara
örnek” olarak aldığımız bu tür cümle ve ifadelerin Kur’an-ı Kerim’de de
bulunduğunu iddia etmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de : “Kayadan deve çıkması”
(A’raf Suresi (7) : 73), “Ateşin yakmaması” (Enbiya Suresi (21) : 69), “Asanın
yılana dönüşmesi” (Taha Suresi (20) : 20) gibi örnekler vardır. Ancak bunlar,
Peygamberlerin, “inanmayan ve kendilerinden gösterge isteyenlere karşı” Allahu
Teala’nın verdiği güçle gösterdikleri mucizelerdir. İslami literatürde yer alan
“mucize” ve “keramet” örnekleri ile çoğu hayal ürünü bu tür anlatımların aynı
kategoriye konulması düşünülemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder