“İbrahimi Dinler” Kavramı Üzerine
“Dinler arası diyalog”, “medeniyetler arası ittifak”, “kültürler arası buluşma”, “hoşgörü – uzlaşma”… Gibi daha çok Amerika Birleşik Devletlerinin bölgedeki kirli emellerine alet ve araç olmaktan öteye geçemeyen kavramlar / söylemler arasına bir de “İbrahimi Dinler” başlığı eklendi. Yakın geçmişte ilahiyat / teoloji literatürüne giren bu kavram biraz daha sürümde kalacak gibi görünüyor.
Nerede – bin yılı aşkın Din-i Mübin-i İslam’ın bayraktarlığını yapmış milletimizin birliğine, dirliğine ve bekasına kast eden – bir toplantı ihdas edilmişse mutlaka bu “İbrahimi Dinler” kavramı – kimin ürettiği tartışılır – problemleri çözecek, dünyayı gül / gülistan edecek sihirli bir değnek olarak sunulmuştur.
Bu kavram yüzünden, (milletimizin Allah Teala’ya ve Hazreti Fahr-i Kainat’a saygısının en duygusal alameti olan) “Tekbir ve Salat-ü Selam” “Deborah’ın – kan kokan – İlahisi” ve “Haleluya Korosu” ile birlikte söylenir hale gelmiştir.
Tuhaf olanı, böyle bir kavramın – okyanuslar ötesinden “haçlı seferi” çığlıkları ve “medeniyetler arası çatışma” bandoları eşliğinde Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de milyonca (öncesinde Bosna – Hersek’te, Karabağ’da binlerce) Müslüman kanı akıtıldığı, medeniyetler arası ittifakın proje ortağı ülkenin mayınlarıyla yüzlerce Mehmetçiğin şehit düştüğü bir dönemde – emperyalist ve evangelist emellerin hedeflerinden biri olan bu topraklardan çıkmış olmasıdır.
Tuhaftır, çünkü “İbrahimi Dinler” kavramıyla İslamiyet’in yanında Yahudilik ve Hıristiyanlık kastedilmektedir. Oysa ne Kudüs’te, ne Vatikan’da, ne Birleşmiş Milletlerde ne Avrupa Birliğinde böyle bir kavramdan söz edildiği duyulmuştur. Yani Yahudiler ve Hıristiyanlar, İslamiyet’i de içine alacak şekilde “İbrahimi Dinler” kavramını asla kabul etmezler.
Bu kavram ile ne kastedildiği de tam olarak anlaşılamamaktadır.
Halilürrahman Hazreti İbrahim (a.s) Hazreti İsmail ve Adnan’ın soyundan gelmiş olması hasebiyle Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (s.a.v) atasıdır.
Keza Hazreti İshak’ın torunu ( Hazreti Yakub’un da oğlu) Levi’nin soyundan gelmiş olması hasebiyle Hazreti Musa’nın,
Yine Hazreti İshak’ın torunu (Hazreti Yakub’un da bir diğer oğlu) Yahuda’nın soyundan gelmiş olması hasebiyle Hazreti Davud ve Hazreti Süleyman’ın atasıdır.
Mevcut İncillerin soy silsilesini yanlış vermesine rağmen tefsirlerden ve diğer İslami kaynaklardan anlaşıldığına göre Hazreti Meryem’in anne tarafından Hazreti Davud’a, oradan da Hazreti İbrahim’e ulaşması hasebiyle Hazreti İsa’nın da atası sayılmaktadır.
Buna göre mezkûr kavram ile isimleri zikredilen peygamberler ve onların takipçileri kastediliyorsa kısmen doğru kabul edilebilir.
Fakat “İbrahimi Dinler” kavramıyla İslamiyet’in yanına Yahudilik ve Hıristiyanlık da ekleniyorsa, bu anlayış İslam İtikadının “Hak Din Kriterleri”ni zorlamakta ve hatta zedelemektedir.
İslam İtikadına göre Allah Teâlâ, dünyanın kurulduğu günden kıyamete kadar geçerli olmak üzere tek bir din tahsis etmiştir. Bu dinin değişik coğrafyalarda, değişik toplumlarda tebliği ve temsili için de peygamberler görevlendirmiştir. İstikamet ve hidayet rehberi olarak da bir kısmına kitaplar / sahifeler inzal buyurmuştur. Son Peygamber olarak Hazreti Muhammed’i (s.a.v) tayin etmiş ve son ilahi kelam olarak da Kuran-ı Kerim’i vahyetmiştir.
İnsanlar arasında geçmiş toplumlar ve şeraitler, peygamberlerine izafeten Musevilik / Yahudilik, İsevilik / Hıristiyanlık gibi isimlerle anılmış, Allah’ın Dini olan İslamiyet ise Hazreti Muhammed’in (s.a.v) tebliğ ve temsil ettiği kuralların özel adı olmuştur.
Demek ki Hazreti İbrahim de, O’nun neslinden gelen peygamberler de Allah’ın Dini olan İslamiyet’in temsilcileri ve tebliğcileridir. Dolayısıyla “İbrahimi Dinler” kavramı İslam İtikadına terstir.
……………………
Kur’an-ı Kerim’de Hazreti İbrahim (a.s) ve diğer peygamberlerden bahseden ayet-i kerimelere bakalım:
Bakara Suresi (2) : 132
“Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslam'ı) seçti. O halde sadece Müslümanlar olarak ölünüz (dedi).”
Bakara Suresi (2) : 133
“Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz? O zaman (Ya'kub) oğullarına: Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? Demişti. Onlar: Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz; biz ancak O'na teslim olmuşuzdur, dediler.”
Kur’an-ı Kerim Hazreti İbrahim’in Yahudilikle ve Hıristiyanlıkla hiçbir bağının bulunmayacağını çok net vurgularla ifade etmektedir:
Al-i İmran Suresi (3) : 65
“Ey Ehl-i Kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz? Hâlbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz?”
Al-i İmran Suresi (3) : 67
“İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi.”
Bakara Suresi (2) : 140
“Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbatın Yahudi yahut Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.”
Yine Kur’an-ı Kerim kimlerin Hazreti İbrahim’den sayılacaklarını da belirlemiştir:
Al-i İmran suresi (3) : 68
“İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed’e) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur.”
Allah’ın son kelamı Hazreti İbrahim (a.s) ve neslinin itikadını ile böyle çok açık ifadelerle ortaya koyarken bizim Hazreti İsmail’e “zalimlikle suçlayıp, onu yaban eşeği” diye hakaret edenleri, Hazreti Davud’u “deli ve madara” gösterenleri, Hazreti Süleyman’ı “putperestlikle” itham edenleri, Hazreti İsa’yı “Önce Allah’ın oğlu, sonra Tanrı’nın kendisi ve sonra da lanetli” ilan edenleri, Hazreti Muhammed’in (s.a.v) nübüvvetini inkâr edenleri nasıl Hazreti İbrahim’den sayabiliriz? Nasıl aynı kökten geldiğimizi söyleyebiliriz? Nasıl “İbrahimi Dinler” tuhaflığıyla Allah’a ve peygamberlere hakaret edenlere meşruiyet kazandıracak girişimler üretiriz?
……………………..
Bugün Yahudilerin ve Hıristiyanların “Kutsal Kitap” adını verdikleri mevcut metinlerde Allah Teâlâ ve Peygamberler hakkında yazılanlardan bazılarına bakalım:
Eski Ahit Yeremya Kitabı 20. Bap 7. Cümle :
“Ah Ya Rab! Siz selamet olacak diyerek gerçek bu kavmi ve Yeruşalim’i çok aldattın”
Eski Ahit Eyüb Kitabı 10. Bap 1 – 12. Cümleler:
“Canımın acılığı ile Allah’a diyeyim: ‘Beni mahkûm etme! Ne için benimle çekişiyorsun? … Gaddarlık ediyorsun! … Artık kes! Ve beni rahat bırak da biraz ferah bulayım.”
Yeni Ahit Pavlus’un Korintlilere 1. Mektubu, 1. Bap 25. Cümle
“Çünkü Tanrı`nın saçmalığı insan bilgeliğinden daha üstün, Tanrı`nın zayıflığı insan gücünden daha güçlüdür.”
Eski Ahit İşaya / Yeşaya Kitabı, 9. Bap 6. Cümle
“Bize bir çocuk doğdu, bize bir oğul verildi ve reislik onun omuzu üzerinde olacak ve onun adı: Acip Öğütçü, Kadir Allah, Ebediyet Babası, Selamet Reisi çağırılacaktır.”
Eski Ahit Tekvin / Yaratılış Kitabı 9. Bap 20. Cümle
“Nuh çiftçiydi, ilk bağı o dikti. Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı.”Eski Ahit Tekvin / Yaratılış Kitabı, 19. Bap 30 – 38. Cümleler:
“Böylece Lut`un iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar.”
Eski Ahit Tekvin / Yaratılış Kitabı, 16. Bap 11 – 12. Cümle
“İşte hamilesin, bir oğlun olacak, adını İsmail koyacaksın. Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti. Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak, O herkese, herkes de ona karşı çıkacak.”
Eski Ahit 1. Krallar Kitabı, 11. Bap 4. Cümle
“Süleyman yaşlandıkça, karıları onu başka ilahların ardınca yürümek üzere saptırdılar.”
Yeni Ahit Pavlus’un Koloselilere Mektubu, 1. Bap 1 – 3. Cümleler
“(İsa) Görünmez Allah’ın sureti, bütün hilkatin ilk doğanı O’dur.”
Yahudilerin ve Hıristiyanların Allah Telala ve Peygamberler hakkında daha yüzlerce örneği bulunan hakaretlerle dolu inanışlarını, Müslümanlara kan kusturan eylemlerini Hazreti İbrahim’le nasıl bağdaştırabiliriz?
İnanç yönünden iler tutar bir yanı yoktur. Pratikte ise daha çok misyonerlerin “milenyum hedeflerinin başında gelen Küçük Asya’da” nifak tohumları ekerek dolaşmalarından başka bir neticesi olmayacaktır.
Yusuf Ulucan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder