2 Mayıs 2012 Çarşamba

YÜZYILLARCA BEKLENEN VE ÖZLENEN PEYGAMBER

Cihanın Güneşi Hazreti Fahri Kâinat Efendimiz’in (s.a.v) özelliklerinden biri de O’nun yüzyıllar öncesinden müjdelenmiş, hemen bütün kutsal metinlerde geleceğinden bahsedilmiş olmasıdır.
Peygamber Efendimizin özelliklerinden ve geleceğinden bahseden eski metinler Siyer ve Dinler Tarihi uzmanlarınca “Tebşir / Müjde” başlığı ile ele alınmış ve O’nun risaletinin delillerinden biri olarak örneklendirilmiştir. Okuyucularımızın ilgisini çekeceği düşüncesiyle konuyu işleyen âlimlerden ve eserlerinden birkaçını zikredelim:
Hüseyin el – Cisri’nin (ölümü: M. 1909) Sultan 2. Abdulhamid tarafından ödüllendirilmiş eseri Risale-i Hamidiye (Mevcut Tevrat, Zebur ve İncil metinlerinden 110 kadar tebşir cümlesi tesbit etmiştir)
Rahmetullah el – Hindi’nin (ölümü: 1888) İzharu’l – Hakk isimli eseri,
Hıristiyan / Üniteryen Papaz iken 1904 yılında Müslüman olup Abdulahad Davud ismini alan David Benjamin Kaldani’nin Tevrat Zebur ve İncillerde Hazreti Muhammed isimli eseri,
Hindistanlı Prof. Dr. Pundit Vaid Prakash’ın Hindu Kutsal metinleri olan Vedalar, Upanişadlar ve Puranalar’da Hazreti Muhammed konulu çalışması,
Bediüzzaman Said Nursi (ölümü: 1960) Mektubat isimli eserinden 19. Mektub,
Ünlü Arap Şairi Kuss bin Saide’nin (Bi’set’ten 5 yıl önce) M. 595 yılında Mekke’de yaptığı Ukaz Panayırı Konuşması,
Suriye’nin Busra kasabası Rahibi Bahira’nın (Bi’set’ten 30 yıl kadar önce) Kureyş Kervanına yaptığı uyarı
Kur’an-ı Kerim, geçmiş toplumların ve inanç mensuplarının Hazreti Muhammed’in (s.a.v) vasıflarını çok iyi bildiklerini vurgularken şöyle buyurmaktadır:
“Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir takımı bile bile gerçeği gizlerler.” (Bakara Suresi (2): 146)
Yüce Kitabımız, Hazreti İbrahim’in (a.s) oğlu Hazreti İsmail (a.s) ile birlikte yeryüzünün ilk mabedi Kâbe-i Muazzama’nın inşaatını tamamladıktan sonra  "Ey Rabbimiz! Onlara içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder ” (Bakara Suresi (2): 129) şeklinde bir dilekte bulunduğunu bildirir.
Yine Kur’an-ı Kerim, Hazreti İsa’nın (a.s) geliş nedeninin “Peygamberimizi müjdelemek” olduğunu kendi dilinden şöyle aktarmaktadır:
“Hani, Meryem oğlu İsa, "Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah'ın size, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim" demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler.” (Saff Suresi (61): 6)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) kendisini tanımlarken “Ben babam İbrahim’in duasıyım, İsa’nın müjdesiyim ve annem Amine’nin rüyasıyım” buyurmuştur.
Geçmiş toplumların kutsal kabul ettiği (bizim de evvelki üç büyük kitap olarak nüzulüne iman ettiğimiz) ve epeyce bir tahrifat geçirerek günümüze ulaşmış metinlerde Hazreti Peygamber’i (s.a.v) işaret eden cümleleri araştırdığımızda çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmakta ve Efendimizin yüzyıllar öncesinden beklendiği, gözlendiği ve müjdelendiği anlaşılmaktadır.
Tevrat’ta Hazreti Musa (a.s) şöyle demektedir:
“Rab bana dedi : … Onlar için kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım ve sözlerimi onun ağzına koyacağım ve emredeceğim her şeyi onlara söyleyecek” (Eski Ahit, Tesniye / Yasanın Tekrarı: 18 / 18)
Zebur’da Hazreti Davud’un (a.s) duası:
“Adı ebediyen dursun; Güneş durdukça adı dursun Ve O’nda adamlar mübarek olsun; Bütün milletler O’na mutlu desinler” (Mezmurlar: 72 / 17)
İncil’de Hazreti İsa (a.s) kendisinden sonra gelecek zatı şöyle bildirmektedir:
“Eğer beni seviyorsanız emirlerimi tutarsınız. Ben de sahibime yalvaracağım O size başka bir Tesellici Hakikat Ruhu’nu verecektir. Ta ki daima sizinle beraber olacaktır.” (Yeni Ahit, Yuhanna İncili: 14 / 15 – 16)
Hindu Kutsal metinlerinden Bhavişya Puran’da aynen şu cümle yer almaktadır.
"Melekhalı öğretici, kendi dostlarıyla zuhur edecek. Adı MOHAMMAD olacak”
Tarih ümmetinden olmakla şeref bulduğumuz Peygamberimiz hazreti Muhammed’i (s.a.v) müjdeleyerek gelmiştir. Bize düşen hayatımızın her safhasına O’na layık bir fert olmaya çalışmaktır.
Yusuf Ulucan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder