1 Mayıs 2012 Salı

PEYGAMBER EFENDİMİZ HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V)

Mahlukat içerisinde, yaratılış  (1) yüklendiği misyon (2)  sahip olduğu imtiyazlar (3)  ve üstlendiği sorumluluklar (4)  itibarıyla çok farklı ve en üstün varlık insandır.
İnsanlar arasında “en seçkin”, “en salih” ve “en yüksek mertebede olanlar” ise şüphesiz peygamberlerdir. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “Onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir.”(5) İnsanlığın dünya ve ahiret mutluluğuna rehberlik etmişlerdir.
Türlü meşakkatlere maruz kalsalar da, insanlığı doğruya ulaştırma ve kötülüklerden uzaklaştırma hizmetinden geri durmamışlar, menfaat ve karşılık beklemeksizin (6) Allah’ın kendilerine tevdi buyurduğu “temsil ve tebliğ” görevini yerine getirerek, insanlar arasında en saygın makama yükselmişlerdir.
Peygamberler arasında ise gerek “görev alanı ve süresi”, gerekse “çağlara ve insanlığa etkisi” itibarıyla adı zirveye yazılan kişi Hazreti Muhammed Mustafa’dır. (a.s.m)
Geçmiş peygamberlerin hemen tamamı, bir kabileye, bir kasabaya veya bir bölgeye gönderilmiş yahut yaygın bir kötülüğün ortadan kaldırılması için, görevlendirilmişken, Hazreti Muhammed a.s.m “kıyamete kadar insanlığının ve yeryüzünün tamamına” rehber tayin edilmiş ve kötülüklerin tamamının yok edilmesi için gönderilmiştir. Yani nübüvveti zaman, coğrafya ve konularla sınırlandırılmamış, dünya ve insanlık çapına genişletilmiştir.(7)
Kâbe’nin mimarı Hazreti İbrahim Halilurrahman’ın ve teslimiyet abidesi oğlu Hazreti İsmail’in “Ey Rabbimiz… Soyumuzdan sana teslim olmuş bir toplum meydana getir… Onlara içlerinden bir elçi gönder ki, senin ayetlerini okusun, Kitab’ı ve hikmeti öğretsin, onların arındırsın” (8) diyerek temennide bulunduğu ve Hazreti İsa’nın “Benden sonra gelecek ve adı Ahmed olan bir elçinin habercisiyim” (9) diyerek müjdelediği kişi Hazreti Muhammed Mustafa’dır. (s.a.v)
“Nübüvvetin hatemi ve hatimi” (10) payesiyle ve “Âlemlere Rahmet”  (11) unvanıyla gelmiştir.
İnsanlığın karanlığa büründüğü, ahlak, merhamet ve hoşgörünün olmadığı, vicdan ve adaletin kalmadığı ve bir yol göstericiye en çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemde gelmiş; hem dünyayı hem de gönülleri aydınlatan bir ışık olmuştur.
O’nun bu özelliği Kur’an-ı Kerim’de “ Ey Peygamber! Biz seni ancak (Allah’ın varlığının bir) şahidi, (rahmetin bir) müjdecisi, (ilahi azabın bir) uyarıcısı ve izniyle Allah’a davetçi ve ışık saçan bir kandil olarak gönderdik.” (12) ayetiyle ifade edilmektedir. Kendisi de nübüvvetini; “ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” (13) sözleriyle tanımlamaktadır.
Hayata bir yetim ve öksüz olarak başlayıp, kavminin en güvenilen genci olarak devam eden Hazreti Muhammed a.s.m kırk yaşına geldiğinde Allah Telala’nın önce “Rabbinin adıyla oku” (14), peşinden “kalk ve insanları uyar” (15) hitabına mazhar olmuş ve insanlığı Allah’ın birliğine, adalete, kardeşliğe, iyilikte yarışmaya ve yardımlaşmaya, ilime, güzel ahlaka ve sorumluluk bilincine çağırmış; bundan dolayı da sıradan bir insanın tahammül edemeyeceği eziyetlere, sıkıntılara, düşmanlıklara maruz kalmıştır.
Hiçbir tehdit ve teklife itibar etmemiş ve “güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler dahi Allah bu dini üstün kılıncaya kadar vazgeçmeyeceğim” (16)  diyerek sarsılmaz iman, sabır, kararlılık, cesaret ve gayret dersi vermiştir.
Hazreti Muhammed a.s.m insanlığa, düşmanlık yerine sevgiyi, cehalet yerine ilim sahibi olmayı, zulüm yerine adaletle iş görmeyi, saldırganlık yerine saygılı davranmayı öğretmiştir. Lanetçi anlayışı, nefret ettirmeyi, kin gütmeyi, kibiri asla tasvip etmemiş; müjdelemeyi, kolaylaştırmayı, hoşgörüyü ve tevazuu tavsiye etmiştir.
Haksızlığa – kimden zuhur ederse etsin – asla müsamaha göstermemiş;  başta en yakınları olmak üzere, kabilesini, memleketini ve tüm insanlığı sorumluluk bilincine çağırmıştır.
Din, mal, can, akıl, aile, nesil, ahlak, çevre, sağlık… gibi vazgeçilmez değerlerin korunmasına önem vermiş; eğitim, istişare, temizlik, ibadet, iş bölümü, adalet… gibi pek çok konuda uygulamalarıyla dünyaya örnek olmuştur.
Çocuklar; O’nun “merhamet etmeyene merhamet olunmaz” (17)  buyurmasıyla sevgi ve merhametle tanışmış; yetimler, boynu bükükler; “Müslüman evleri arasında en iyisi, içinde bir yetimin barındığı evdir” (18) teşvikiyle himaye görmüş;  kadınlar; “sizin en hayırlınız kadınlara karşı iyi davranandır”(19)  tavsiyesiyle itibar kazanmış; yaşılar; “büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir” (20) ikazıyle hürmete mazhar olmuş ve mazlumlar; “Müslüman, müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez …” (21) beyanıyla korunmuş ve haklarına kavuşmuştur.
Dost – düşman herkesin bildiği ve kabul ettiği bir gerçek vardır ki; dünyanın ve insanlığın tarihini en çok etkileyen zat;  ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa s.a.v. dir.
Kur’an-ı Kerim,  Peygamber Efendimizin ümmetine karşı sevgisini “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (22) şeklinde vurgularken “Andolsun,  Rasulullah’ta sizin için… güzel bir örnek vardır”(23)  buyurarak mü’minlerin, yaşantılarında ve düşüncelerinde O’nu rehber edinmelerini emretmekte; Allah tarafından sevilmek ve bağışlanmak için peygambere itaati şart koşmaktadır. (24) Bizler de Yüce Rabbimize ve Mukaddes Kitabımıza sadakatimizin gereği olarak, Peygamber Efendimizin kişiliğini, ahlakını ve tavsiyelerini hayatımıza rehber edinmeliyiz.
Nesillerimizi O’nun sevgisiyle donatmalıyız. Aile hayatımızda, sosyal ve insani münasebetlerimizde, ibadetlerimizde Hazreti Muhammed’in (s.a.v)  ümmeti olmanın şuuruyla hareket etmeliyiz.
Allah Teâlâ’nın ve melaike-i kiramın selamladığı Peygamber-i Zişan Efendimize saygıda kusurumuz, liyakatte eksiğimiz olmamalıdır.
1.      Tin Suresi (95) : 4
2.      Bakara Suresi (2) : 30
3.      Lokman Suresi (31) : 20
4.      İsra Suresi (17) : 27 – 38
5.      En’am Suresi (6) : 90 
6.      Hud Suresi (11) : 29
7.      A’raf Suresi (7) : 158, Sebe’ Suresi (34) : 28
8.      Bakara Suresi (2) : 128 – 129
9.      Saff Suresi (61) : 6
10.   Ahzab Suresi (33) : 40
11.   Enbiya Suresi (21) : 107
12.   Ahzab Suresi (33) : 46 – 47
13.   Seçme Hadisler, Sh. 9, Diyanet İşl. Başkanlığı, Ankara – 2000 
14.   Alak Suresi (96) : 1 
15.   Müddessir Suresi (74) : 2
16.   Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Sh. 95 Prof. Dr. İ. Sarıçam, DİB, Ankara - 2004
17.   A.g.e., Sh. 334 (Buhari ve Tirmizi’den) 
18.   a.g.e, Sh. 350 (İbn Mace’den)
19.   Seçme Hadisler, Sh. 15 Diyanet İşl. Başkanlığı, Ankara – 2000
20.   Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Sh. 343 (İbn Hanbel’den) 
21.   a.g.e. Sh. 276 (Zebidi’den)
22.   Tevbe Suresi (9) : 128
23.   Ahzab Suresi (33) : 22
24.   Al-i İmran Suresi (3) : 31
Yusuf Ulucan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder